bugün

entry'ler (18)

minyatür kale nin yazılmamış kuralı

korner de kullanılmaz çoğu zaman. toplar hep outa çıkar.

popüler kültür

can dündar'ın editörlüğünde, bir kaç yıl önce milliyet gazetesi eki olarak yayımlanmış olan ek. arşivlik yayındı, sağlam yazar ve gündem konuları vardı. ünsal oskay, her hafta arka sayfada tam sayfa röportaj verirdi.

sevişme sonrası erkeğin gömleğini giyen kadın

(bkz: twilight)

berberlerdeki parmakla saçın önünü çekme hareketi

(bkz: the man who wasn t there)

stalingrad

"alman taarruzu yavaşladı. 
burada bile yağmur başladı. 
yağmurun altında 
yalnayak koşmaya başlıyor leylâ. 
stalingrad dayanıyor hâlâ: 
mevsim meselesi, diyorlar, 
yalan, 
dayanmak meselesi. 
dayanmanın ne olduğunu anneler bilir, 
bir anne gibi dayanıyor bu şehir" 

nazım, bursa hapishanesinden

kamu düzeni ve güvenliği müsteşarlığı

bakanlıklar üstü bir yetkiyle donatıldığı söylenen müşteşarlığın görev tanımı şöyle: "terörle mücadelede politika ve stratejiler belirlenmesi, bu politika ve stratejilerin uygulanmasının takibi, güvenlik kuruluşları ve istihbarat birilmelernedn gelen stratejik istihbaratın değerlendirilmesi, gerekli araştırma, analiz ve değerlendirme çalışmaları yapılması, halkla iletişim, uluslararası gelişmelerin dışişleri bakanlığı ile izlenmesi, inceleme ve denetleme." 

müsteşarlığın örtülü ödeneği olması, dolayısıyla yargı denetimine tabi olmayan kaynak kullanımı, hesap verme sıkıntısı çekecek eylemlere girişeceğinin bir göstergesi.
yine görev tanımında belirtilen halkla iletişim, geçmiş tecrübelerden bildiğimiz, terörle mücadele adına toplumu manüple etme, halka karşı psikolojik harekat,dezenformasyon yetkisini anlatıyor. 
terörle mücadeleyi sivil insiyatife almak gibi abartılı makyajın akması halinde, ortaya nasıl çirkin bir yüzün çıkacağını göreceğiz.

hollanda ordusu

srebrenitsa şehrini korumakla bm tarafından yetkilendirilmiş ve yetki alanında binlerce bosnalı sivilin sırplar tarafından öldürülmesine göz yummuş kahraman ordu.

hollanda yüksek mahkemesi, bu katliamı tanımakla birlikte hollanda askerlerinin suçlanamayacağını zira birleşmiş milletler çatısı altında görev yaptığını karar altına alarak bu utancı ikiye katlamıştır.

srebrenica katliamı

işçi dostu sabancı

gözünü sevdiğimin medyası, yıllarca hulusi kentmen'in tonton amca figürüyle burjuvazinin nasıl babacan özellikler taşıdığını bilinçaltımıza yerleştirdi.
afedersiniz, burjuvazi yok, patron yok, kodaman yok. negatif çağrışımlar yapan kelimeleri dilden soyutlarsak onun sosyal karşılığı da yok olur, olmasa da ugrasmaya değer.
işveren var, fabrikatör var.

işçi dostu sabancı söylemi de, böylesi ucuz ve ancak üçüncü sınıf ülkelerde vucut bulur ikiyüzlülük örneğidir.
sabancınn kimleri dost bellediği biliniyor. asıl mesele, işçilerin kimi dost belleyeceği.

hapiste yatacak olana bazı öğütler

f tipine düşersen ki o zaman siyasi tutuklusundur, top yapmayı öğren. ıslatılmış gazeteyi rulo haline getir, naylon poşete geçir, pet şişe ile çevrele. haberleşme topundur, tecrit ortamını yıkmak için etkili araçtır.çatıları aşırarak bu yolla diğer tutuklulularla haberleşir ve alışverişin olur.
ayakta sayım verme, rencide edicidir.
postalarını gece yaz, sabah sayımına hazır et, gündüz posta almazlar.
yabancı dil çalış, sürekli bir meşgale bul. boş kalırsan canın sıkılır, içe dönük yaşarsan depresif durumlar gelişir.
nazım hikmetin mahpus şiirlerini oku, moral vericidir.
"açıldı demir kapılar ardında büyük laciverdi bahçem, aslolan hayattır beni unutma hatçem"
dışarıyla sürekli mektuplaş,haberleş, irtibatını kesme.dergilere,gazete eklerine yazılar gönder.birgün yayınlanır,sesin dısarıya ulasırsa bu iyi bir motivasyondur.
idare sıcak su vermiyorsa, beşlik pet şişeleri kışın kaloifer üzerinde yazın da havalandırmanın güneş alan yerinde ısıt. pet şişeyi siyah ayakkabı boyasıyla boyarsan güneş ışığını daha iyi çeker,spordan sonra böyle günlük duş alabilirsin.
kendine türkü defteri, şiir defteri, kitap notları defteri yap. gazete küpürlerinden arşivler yap. bunlar epey bir meşgaledir.uğraşlarını çoğaltırsan günler çabuk geçer.
ve unutma: "on yıl onbeş yıl geçirilmez değil,geçirilir.kararmasın yeterki sol memenin altındaki cevahir."

michael collins

irlanda kurtuluş ordusunun kuruluşu ve bağımsızlık sürecine giden dönemin anlatıldığı nefis film.
lenin'in, devrim sonrası birbirini giyotine gönderen fransız devrimcilerine atfen söylediği "devrim kendi oğullarını yedi" sözünü haklı çıkartan bir senaryo üzerine kurulu. ira'nın kuruluşu, amatör eylemlikler, yeni yeni örgütlenme ve organize olma aşamalarında etkin rol oynayan michael colins(liam neeson)in, ira tarihiyle paralel yaşam öyküsü.

en etkileyici kısmı, filmin basıda ve sonundaki sahnelerin trajik benzerliği.
bir farkla: filmin basında ingiliz işgal güçleri,tarihi binada ira kurucularını sıkıştırıp bombalarken,
filmin sonunda,bu bombalamadan sağ kurtulan ira kurucularının bir kısmının,aynı tarihi binada sıkıştırdığı diğer kısım arkadaşlarını bombalaması, kurşuna dizmesidir.
tarih tekerrürden ibaret değilse de tarihi olaylar arasında parallellik kurmak mümkündür.
neil jordan imzalı 96 yapımı film.

thelma and louise

yıllar sonra yeniden izlediğim,susan sarandon'a aşkımı tazelediğim film.
91 yapımı film, sinema teknikleri bakımından çok da parlak sayılmaz. izleyende keyifli bir aksiyon duygusu da yaratabilir, feminizm manifestosu da.(manifesto abartı olur, zira kadın hereketlerinin oldukca zengin materyal birikimi mevcut)kurgu oldukça basit.
adam öldürürler, çünkü tecavüz etmeye kalkmıştır.
market soyarlar, çünkü sevilen bir erkek paralarını çalmıştır.
bir tankeri havaya uçururlar, çünkü şöför yol boyu onları taciz etmiştir.
en sonu (öpüşüp kucaklaşarak) kanyondan aşağı arabalarıyla birlikte uçarlar çünkü cineyetten aranmaktalar ve çevreleri ateş etmeye hazır polislerle çevrilidir-ölüm, dayatılmıştır.
onları sürekli suç işlemeye, erkekler iter. özünde bir isyan duygusu, hayata başkaldırış yoktur.
başlarda tutuk, kocasına itaatkar thelma (geena davis),yol harçlıklarını zampara hırsız brad pitt'e kaptırmanın suçluluk duygusuyla açılır, sürükleyici taraf olmaya başlar.

erkek güzeli michael madsen ve usta oyuncu harvey keitel'ı kısa sahnelerde görebilmek, filme ayrı zevk katıyor.

emasya

toplumsal kesimleri birbirine düşmanca bakmasını "milli güvenlik prensibi" olarak benimsemiş devletin, kimseye güven olmaz diye tedbiri elden bırakmadığı protokol:
(bkz: http://www.radikal.com.tr...hp?ek=r2&haberno=6648)

office word un 11 eylül şifresi

(bkz: cifr)

ezilen erkekler dernegi

(bkz: scum manifestosu)
erkek doğrama cemiyeti'ni akla getiren grup.

belge yayınları

kanserden hayatını kaybeden ayşe nur zarakolu'nun kurduğu, bugün ragıp zarakolu tarafından çalışmalarını sürdüren, konu seçiminde özgün bir yayınevi.
toplumcu araştırma kitapları, rum ve ermeni edebiyatı ağırlıklı çalışma konusu.

cronica de una muerta anunciada

türkçeye bire bir çevirisi önceden haber verilmiş bir cinayetin güncesi olan,
can yayınlarının, muhtemelen spoiler içerdiği için kırmızı pazartesi adıyla çevirdiği şiir gibi marquez romanı.
ayrıca: (bkz: hrant dink cinayeti)

nerelisin sorusuna alternatif cevaplar

(bkz: yarısı buradaysa kalbimin yarısı çinde dir doktor)
(bkz: angina pektoris)

enver paşa

dahiliye nazırı olduğu osmanlı imparatorluğunun, o dönem almanlar tarafından enverland olarak anılmasını sağlayan kariyerist lider.
bu kariyer tutkusu, karsın allahüekber dağlarında onbinlerce askerin donarak ölmesine sebebiyet vermiştir.
dava arkadaşlarından talat paşa'nın almanya da, cemal paşa'nın şimdiki gürcistan topraklarında öldürülmesi gibi bir akıbeti paylaşmış, asya steplerinde, sovyet güçleriyle girdiği bir çete savaşında öldürülmüştür.